Bu Blogda Ara

Sayfalar

ENERJİ TASARRUFU HAFTASI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ENERJİ TASARRUFU HAFTASI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Aralık 2019 Pazar

ENERJİ TASARRUFU HAFTASI



ENERJİ TASARRUFU HAFTASI
(ocak ayının 2. Haftası)






        Her yıl ocak ayının ikinci pazartesi ile başlayan hafta enerji tasarrufu haftası olarak kutlanmaktadır.Yurdumuzun  petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynakları açısından zengini olmamasına karşılık hızlı bir kalkınma sürecine girmesi ve geniş bir coğrafyaya hitap etmesi gibi nedenlerle enerji ihtiyacı fazla olan bir ülkedir.Ayrıca Ülkelerin kalkınmışlığı kişi başına enerji üretimleri ile ölçülür.Bu rakam kalkınmış ülkelerde çok yüksek   rakamlarla ifade edilirken bizim ülkemizde kişi başına ancak 3000 Kw.gibi rakamlarla ifade edilmektedir.
        Hâlbuki evimizde kullandığımız televizyondan bulaşık makinesine, buzdolabından,bilgisayara kadar her şey enerji ile çalışmaktadır.Bunu yanında tüm ulaşım araçları iş yerlerinde çalışan makineler sokağımızın aydınlanması atalarımızın dediği gibi beşikten mezara kadar enerji bizim için hayati önem taşımaktadır.İşte bizim için çok önemli olan bu kaynağı hem tasarruflu kullanmalı hemde üretimine katkıda bulunmalıyız.
        İşte bizim için çok önemli olan bu kaynağın en tasarruflu şekilde kullanımı için halkımızın aydınlatılması ve eğitilmesi gerekli bilgiyi sağlaması amacıyla her yıl ocak ayının ikinci pazartesi ile başlayan hafta enerji tasarrufu haftası olarak kutlanmakta ve halkımızın bilinçlendirilmesi sağlanmaktadır.
Dünyada enerji olmadan bir yaşamın olamayacağı enerji kaynaklarının değerlendirilmesinin sadece ev ve işyeri ile değil aynı zamanda ülkelerin savunmaları ile de ilgili olduğunu günümüz savaşlarının en önemli nedenlerinden birininde enerji kaynaklarına sahip olmak amacıyla yapıldığını ve bu savaşlar nedeniyle milyonlarca insanın hayatını kaybettiğini bilmek ve çevremizdeki insanlara anlatmak amacıyla gerekli tanıtımlara önem vermeliyiz.
Enerji tasarrufu haftası nedeniyle ülkemiz insanına enerjinin hangi kaynaklardan elde edildiği nerelerde kullanıldığı nasıl tüketildiği yokluğunda yaşanabilecek olası tehlikeler konusunda gerekli bilgiler verilmeli ve insanlarımızın bilinçlendirilmesine çalışılmalıdır.Aynı zamanda enerjiyi gereksiz yere harcamamak, gerektiğinde enerji tasarrufu yapmak konusunda da insanlarımızı aydınlatmalıyız.Bu konuda gerek Televizyon gerekse radyo gibi canlı yayın organları yanında gazete ve dergilerle ve okullarımızda öğrencilere de gerekli bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır.












TASARRUF NE GÜZELDİR
Haydi, koş bir iki üç...
Gereksiz yanan ampuller,
İsraf etmeyin enerjiyi diyor.
Onu yeniden sağlamak güç.
Bak musluk ağlıyor,
Tamir et beni diyor.
Ah,çöp kutusundaki bayat ekmekler
Fırında kalsaydım diyor.
Kış geldi yine,pencereler
Elden geçmeli bir bir.
Gereksiz ısı kaybı nedir?
Anlattı öğretmenimiz teker teker.
Çabuk tükeniyor petrol zenginliğimiz.
Petrol demek döviz demek.
Tüm ulusa karşı ödevimiz.
Enerji tasarrufu için seslenmek
                Öner KEMAL












ENERJİ VE TASARRUFU



Enerji ne, tasarruf ne bilelim.
Temelidir insanlığın, uygarlığın
Güçlükleri üstümüzden silelim,
Enerjiyi tutumluca kullanalım.



Enerjiyi elde etmek inan zor,
Hep insanlık enerjiye bakar.
Boşa harcanınca içim sızlıyor,
Enerjiyi tutumluca kullanın.



Süleyman ATISIZ














UZUN MEHMET



Aşağıda, Uzun Mehmet’in enerji kaynaklarımızdan maden kömürünü buluşunu okuyacaksınız.



Maden kömürü, maden kömürü, derler. Nedir bu maden kömürü? Kara bir taş. Evet kara bir taş.



Fakat bu kara taş, bir memlekete yiyecek kadar gerekli. Buğday kadar, et kadar gerekli. Maden kömürü ile tren işler, vapur işler, fabrika işler.



Bundan uzun yıllar önce Türkiye’de maden kömürü var mı yok mu bunu bilen yoktu. Bizde maden kömürünü ilk defa Uzun Mehmet adında bir genç buldu. Böylece memlekete büyük hizmet etti.
Uzun Mehmet bir köylü çocuğuydu. Zonguldak’ta bir köyde doğdu. Büyüdü, asker oldu. İstanbul’a gitti. Orada deniz eri olarak askerlik yaptı. Maden kömürünü ilk defa askerlikte gördü. Onun memlekete ne kadar gerekli bir şey olduğunu askerlikte öğrendi.



Günler geçti. Askerlik bitti. Son gün erler toplandılar. Uzun Mehmet de onların içindeydi. Bölük komutanı geldi. Elinde bir parça maden kömürü vardı. Dedi ki:



― Arkadaşlar, bunun maden kömürü olduğunu öğrendiniz. Şimdi biz bunu para ile alıyoruz. Türkiye’de maden kömürü var mı yok mu bilen yok. Varsa bulmak lazım. Onu bulmak memlekete çok büyük bir hizmet olacak. Gittiğiniz köyde, dağda, derede, her yerde bu kömürü arayın arkadaşlar.



Bölük komutanı her ere bir parça maden kömürü verdi. uzun Mehmet de bir parça aldı, torbasına koydu, yola çıktı. Birkaç gün sonra köye vardı.



Uzun Mehmet, köyde nereye gitse maden kömürü parçasını da yanına alıyordu. Her yerde maden kömürü arıyordu.



Bir sabah, erkenden evden çıktı. Bütün gün yürüdü. Akşam üzeri bir uçurumun önüne geldi. Burası tam bir maden kömürü yatağı idi.



Uzun Mehmet :



― Buldum işte ! Şimdi buldum ! diye sevindi.



Hemen işe başladı. Kömürü kazdı, ondan bir çuval aldı, eve götürdü. Birkaç parça aldı, ocağa attı. Bunlar maden kömürüydü. Hem de iyi cins maden kömürü. Çok güzel yanıyordu.



Birkaç gün sonra Uzun Mehmet İstanbul’a gitti. Orada komutanını buldu. Ona bulduğu kömürü gösterdi. Bölük komutanı kömürü aldı, baktı:
  ― Evet bu maden kömürü. Hem de iyi cins maden kömürü. Aferin Mehmet. Bunu nereden buldun, dedi.



Mehmet :
  ― Zonguldak’ta diye cevap verdi.



O gün bölük komutanı :”Uzun Mehmet Zonguldak’ta maden kömürü buldu” diye hükümete haber verdi. hükümet Uzun Mehmet’e aylık bağladı.



Bir gün geldi, herkes gibi Uzun Mehmet de öldü. Fakat “Uzun Mehmet” adı kaldı. Hiç unutulmadı.










25 Haziran 2013 Salı

VEREMLE SAVAŞ EĞİTİMİ HAFTASI





VEREMLE SAVAŞ EĞİTİMİ HAFTASI
Ocak ayının ilk haftası 

         İnsanların sağlığı için en tehlikeli hastalıklardan biri de veremdir. Verem hastalığına halk arasında ince hastalık, tıp dilinde tüberküloz olarak bilinir.Bulaşıcı bir hastalık olan verem mikrobunu Robert Koch adında bir Alman doktoru bulmuştur. Onun için verem mikrobuna Koch Basili denir.
         Bu mikrop insan vücuduna solunum ve sindirim yoluyla girer. Çabuk fark edilip önlem alınmazsa vücudu kemirir, zayıflatır. Ölüme neden olur.
         Mikroplar hangi organa yerleşirse hastalık o organın adı ile anılır. Akciğer veremi, kemik veremi, gırtlak veremi, deri veremi, ilik veremi.. gibi.
         Verem, insandan insana, hayvandan insana geçer. En yaygın olanı akciğer veremidir. Tıp bilimi ilerledikçe verem mikrobunu yok edici ilaçlar yapıldı. İnsanları bu hastalıktan korumak için aşılar bulundu. Verem aşısına B.C.G. aşısı denir.
         Verem aşısı ülkemizde ilk kez 22 Aralık 1952 tarihinde yapılmaya başlanmıştır. Bu aşıyı sağlık kuruluşlarında bütün insanlar ücretsiz olarak yaptırabilir. Zaman zaman kent, kasaba ve köylerde B.C.G. aşı kampanyaları açılır, aşı yapılır. Bu aşı okullarda öğrencilere de uygulanır.
         Cumhuriyetin kuruluşu ile beraber yapılan çok planlı ve sıkı çalışmalar sonucunda bu hastalık büyük oranda kontrol altına alınarak tehlike olmaktan çıkarılmıştır.
         Yurdumuzda veremle savaşmak, kişilerin vereme yakalanmasını önlemek, hasta olanları sağlığa kavuşturmak amacı ile Verem Savaş Dernekleri kurulmuştur..verem Savaş Dernekleri; halkı verem tehlikesine karşı uyarır. Onları bu konuda aydınlatır. Hastalanmamak içi neler yapılması, nelerin yapılmaması konusunda bilgi verir.
         Veremli hastaların sanatoryum denilen verem hastanelerinde iyileştirilmelerini sağlar. Ayrıca zayıf yapılı, kolaylıkla vereme yakalanabilir kişilerin prevantoryum denilen dinlenme yerlerinde bakımlarına yardımcı olur.
VEREMDEN KORUNMAK İÇİN ALINACAK ÖNLEMLER
  1. Havasız yerlerde kalmamalıyız.
  2. Dengeli beslenmeliyiz.
  3. B.C.G. verem aşısını yaptırmalıyız.
  4. Veremli hastaların eşyalarını kullanmamalıyız.
  5. Veremli hastanın tabağından yemek yememeli, bardağından su içmemeli, kaşık ve çatallarını kullanmamalıyız.
  6. Öksüren, hapşıran insanlardan uzak durmalıyız.
  7. Açık ve temiz havada dolaşmalıyız.
VEREM HASTALIĞININ BELİRTİLERİ
  1. Geceleri terleme ve hafif ateşlenme,
  2. Kesik kesik öksürükler,
  3. Halsizlik ve devamlı yorgunluk hali.
  4. İsteksizlik
  5. İnsan vücudunda zayıflama belirir. Zayıflama ilk iki ay içerisinde yavaş, sonraki aylarda daha hızlı görülür.
         VEREM AŞISINI BULAN (Robert Koch)

         Robert Koch 1843 Aralığında Orta Almanya’nın bir köyünde doğdu. Bu dağ köyünde çocuklar oyun oynamak için kalabalık gruplar meydana getirirlerdi. Bir madencinin oğlu olan Koch da bunlarda biriydi, fakat bu çocuk bütün arkadaşları gibi gruplar içinde oynamanın yanı sıra sık sık yalnız başına kalıp çevresini incelemekten çok hoşlanırdı. Robert Koch çiçeklerin, böceklerin adlarını öğreniyor, kelebekleri inceliyor ve bu hayvanları hareket ettiren gücü araştırıyordu. Bir hamam böceği nefes alıp verebiliyor muydu ? Yüreği var mıydı ? Küçük Koch gelecekte bunları öğrenmeyi kafasına koymuştu.

         İlk, orta öğrenimini başarıyla tamamladıktan sonra Tıp Fakültesine yazıldı. Ciddiliği ve çalışmasıyla dikkati çekiyor, eğlenceye hiç zaman ayırmayarak durmadan okuyor ve sistemli bir şekilde araştırıyordu. 1862’de Tıp Fakültesini başarıyla bitirerek Hamburg Hastanesi doktor yardımcılıklarından birine atandı.

         Sabırlı, çalışkan bir kişi olan Doktor Koch, çevresindeki insanların kendisine üstün bir değer verdiklerini görüyor ve bu saygıyı kötüye kullanmayarak tükenmez bir çabayla araştırmalarına devam ediyordu. İnsanların hastalıkların pençesine düşmelerinden, birden bire sararıp solarak mum gibi eriyip gitmelerinden hayrete düşüyor, bunun nedenlerini öğrenmek istiyordu.

         Bu soruların cevaplarının laboratuarındaki mikroskopta gizli olduğunu biliyordu. 1880 yılında Berlin Sağlık Kurulu’na atandı. Bu atama onun araştırmalarını genişletmesine yaradı. Gerçekten de işe başladıktan iki yıl sonra verem hastalığıyla ilgili ilk önemli araştırması yayınlandı.

         1882 yılında bir gece hasta bir akciğer parçacığının dokuları içinde boyama usulüyle kahverengine boyanmış birçok canlının kıpırdadığını gördü. İşte bunlar insanların bela olan verem hastalığının mikrobuydu.

         Bu önemli buluş bütün dünya bili alanında büyük bir ilgiyle karşılandı ve büyük yankılar uyandırdı. Bu arada birçok bilgin ve doktorla birlikte Hindistan, Afrika ve Japonya’ya geziye çıkan Koch, uyku hastalığı, malarya, tifüs gibi hastalıklar üzerinde incelemeler yaptı. Kolera hastalığını meydana getiren vibrion basilini buldu. Bütün bu keşiflerinden ötürü de 1905 Nobel ödülünü kazandı.

         Yaşadığı sürece tıp konusundaki araştırmalarıyla insanlığa hizmet eden, birçok eser yayımlayan Dr. Koch, 67 yaşındayken 1910 yılında kalp yetersizliğinden öldü.
         Veremli hastaların sanatoryum denilen verem hastanelerinde iyileştirilmelerini sağlar. Ayrıca zayıf yapılı, kolaylıkla vereme yakalanabilir kişilerin prevantoryum denilen dinlenme yerlerinde bakımlarına yardımcı olur. Onları bu konuda aydınlatır. Hastalanmamak içi neler yapılması, nelerin yapılmaması konusunda bilgi verir.




DÜNYA FELSEFE GÜNÜ

DÜNYA FELSEFE GÜNÜ (20 Kasım) Türkiye Felsefe Kurumu tarafından getirilen öneri sonucu UNESCO tarafından kabul edilen Dünya felsefe gü...