Bu Blogda Ara

Sayfalar

26 Eylül 2013 Perşembe

MAHALLÎ KURTULUŞ GÜNLERİ


MAHALLİ KURTULUŞ GÜNLERİ






BOYNUMUZUN BORCUDUR
ATAMIZDAN BİZE EMANET OLDU BU VATAN,
ONU EBEDİ YAŞATMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR.
BİL Kİ HER ZAMAN PLAN YAPIYOR DÜŞMAN,
VATANI KORUMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR.
İNMESİN,GÖKLERDE DALGALANSIN BAYRAĞIM,
VERİLİR Mİ ŞEHİT KANIYLA SULANMIŞ TOPRAĞIM?
ÖLÜRÜM DE BIRAKMAM,BURASI BENİM YATAĞIM,
SANCAĞI KORUMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR.
ŞEREFSİZ HAYAT İÇİN,BU TOPRAĞI SATANLAR,
BU MİLLETİN İÇİNE FESAT RUHU KATANLAR,
BUNU BİZE YAKIŞTIRIR MI TOPRAKTA YATANLAR?
TÜRKLÜĞÜ YAŞATMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR.
TARİH OKUSUN Kİ,MAZİMİZ NE İMİŞ GÖRSÜN
HER BİR KÖTÜLÜĞÜ KALBİNDEN SİLSİN,
DÜŞMANIMIZ,TÜRK GENÇLİĞİ NE İMİŞ BİLSİN.
CUMHURİYETİ KORUMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR.
MEHMED'İM NE SÖYLESE HAKTIR,
CUMHURİYETÇİ GENÇLİKTE HİLE YOKTUR,
ATATÜRKÇÜ OLANDA VATAN SEVGİSİ ÇOKTUR,
VATANI KORUMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR.



MEHMET SARIOĞLU



TÜRK'ÜZ
Bu güzel yurdumuzda,
Hür doğduk hür yaşarız.
Gerekirse yurt için
Can vermeye koşarız.
Vatan,millet sevgisi,
İter bizi ileri.
Kahraman Türk Milleti,
Asla kalamaz geri.
Bütün işlerimizde
Birlik yapan milletiz.
Bunun için hiç bir an
Yenilmeyen kuvvetiz.



M.Sırrı Dumlu






BU VATAN KİMİN



Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıra dağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca onunu uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
Ardına bakmadan yollara düşen;
Şimşek olup çakan,sel gibi coşan;
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.
İleri atılıp sellercesine,
Alnından vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine
Şu kara toprağa girenlerindir.
Tarihin dilinden düşmez bu destan;
Nehirler gazidir,dağlar kahraman.
Her taşı bir yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir.



O.Şaik GÖKYAY

ZEFER TÜRKÜSÜ
Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer,gözünü yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çıkmayan,
Gözyaşı boşana boşana gider.
Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri,
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.
Bu yolda herkes bir;ey delikanlı,
Diriler şerefli,ölüler şanlı.
Yurt için döğüşen,başı dumanlı,
Her zaman bu şandan o şana gider.
F.Nafiz Çamlıbel






19 Mayıs ATATÜRK’Ü ANMA VE GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI ÇEVRE KORUMA HAFTASI

19 Mayıs ATATÜRK’Ü ANMA VE GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI






19 Mayıs 1919
19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun'a ayak bastığı gündür. Bu gün Bütün Türk milletinin Ulusal bayram günüdür. Her yıl 19 Mayıs günü Gençlik ve Spor Bayramımız yurdun dört bir yanında spor gösterileri ve coşkulu törenlerle kutlanır.
Emperyalist devletlerin ekonomik,siyasi ve askeri olarak , işgaline uğrayan ve bağımsızlığını kaybeden büyük Türk Milleti tarih boyunca kabul etmediği ve yaşamadığı esareti yine yaşamayacaktı.Yaşayamazdı da ama bunun için cesur bir önder,karalı ve inançlı bir millet ve bağımsızlık ateşinin yakılacağı gün gerekiyordu.
Bu Önder M.Kemal di 19 Mayıs 1919 da Samsunda yakmış olduğu bağımsızlık ateşi ile Türk Milletini ayağa kaldırmış Lider olmanın bütün örneklerini sergileyerek Samsun,Amasya,Erzurum,Sivas kongreleri ardından I.İnönü,II.İnönü,Sakarya,büyük Taarruz ve bağımsızlık bu bağımsızlık ki hem ekonomik hem siyasi hem askeri bağımsızlık düşmana minnet etmeden,yalvarmadan,onurunu çiğnetmeden kazanılan onurlu pırıl pırıl bir bağımsızlık.Öyle bir bağımsızlık ki Ön Asyada,Afrika da,Kuzey Afrika da emperyalizmin ayakları altında ezilen Esir Milletlere ilham verebilecek onlarında bağımsızlıklarını kazanmalarına ilham  verecek bir bağımsızlık hareketi
19 Mayıs Bu yönleriyle kutlanmalı emperyalizmin ayakları altında ezilmeden her zaman aynı ruh ve heyecanla yaşanması gereken bir bayram bir gençlik bir hareket bir zafer bayramı bu bayram ezilen milletlere bağımsızlık savaşı veren uluslara ve Türk Milletine kutlu olsun.
19 Mayıs 1919 Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başladığı gündür. Bugün aynı zamanda Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayram’ımızdır. Spor beden eğitimidir. Spor bedeni geliştirir. Sağlıklı olmamızı sağlar. Spor yapanlar hayatta daha başarılı olurlar. İyi bir sporcu sağlam bedenli, becerikli ve başarılı bir insandır, içki, sigara kumar gibi alışkanlıkları yoktur. Spor kötü alışkanlıkların edinilmesine fırsat vermez.
19 Mayıs'ta yurdumuzun her yerinde izciler, öğrenciler ve gençler spor gösterileri yaparlar.
19 Mayıs; 1981 yılından başlayarak «Atatürk'ü Anma Günü» olarak da kutlanmaya başlandı. Atatürk bir söyleşi sırasında : «Ben 19 Mayıs'ta doğdum» demiştir. 19 Mayıs bir yandan Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başlangıcı öte yandan ülkemizin kurtarıcısı, devletimizin kurucusu Atatürk'ün doğum yıldönümü olarak törenlerle kutlanır.






BİR GEMİ YANAŞTI SAMSUN'A






Bir gemi yaklaştı Samsun'a sabaha karşı
Selam durdu kayığı,çaparı,takası,
Selam,durdu tayfası.
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından ,bir duman
Duman değil bu!
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil!
Sarılan ana yurda
Kemal Paşa'nın kollarıydı.
Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadeniz'in halini bir görmeliydi.
Kalkıp ayağa ardı sıra baktı dalgalar,
Kalktı dalgalar,
İzin verseydi Kemal Paşa,
Ardından gürleyip giderlerdi
Erzurum'a kadar.
Cahit Külebi



“Bir konuşma”






Kıymetli, Müdürüm,Değerli öğretmenlerim ve sevgili arkadaşlar...
Bir vatan kurtarmanın yeni bir vatan kurmanın heyecanı ve azmi,19 Mayıs 1919 günü başlar.Bu azim ve heyecanın odak noktası Mustafa Kemal ve arkadaşlarının ülkücü ruhlarını tutuşturan Millet ve vatan sevisidir.Bu sevgi de asil milletimizin hür,bağımsız ve mutlu yaşama özlemi vardır.
Acımızın ve sevgimizin olgunlaştırdığı hürriyet ağacı 1922 yılının 9 Eylülünde,Ege kıyılarında meyvesini verdi.Sarışın başın mavi çizgisi,yarının mutlu Türkiye'sine doğru uzanıyor,Akdeniz kollarını açmış,zafer ordularını kucaklıyor,böylece vatan kurtuluyordu.
19 Mayıs 1919 inanarak güvenerek başlanan her işin zaferle sonuçlanacağını gösterir.Türk gençliğine armağan edilen Gençlik ve spor bayramı gelecek nesillerin vücut sağlığı yanında ahlakın üstün değerlerine de sahip birer vatandaş olmalarını sağlayan irade ve çalışkanlığın dile geldiği gün olarak da ayrı bir değer taşır.
Türk gençliği tarih boyunca övünç kaynağımızdır.geleceğin ileri ve mutlu Türkiye'si onun omuzlarında yükselecektir.
TUBA GÖZTEPE
F.TİMURTAŞ İLKÖĞRETİM OKULU
8/D   714
9 MAYIS 1919
Bin dokuz yüz on dokuz 19 Mayıs günü,
Kan ağlayan bir ulus buldu Atatürk'ünü.
Kurtuluş Savaş’ımız işte bu gün başladı.
Çınladı,kulaklarda Mustafa Kemal adı.
Bu ad bize baş oldu bu ad  kanat,kol.
Gözyaşı ,kan dökerek özgürlüğe açtık yol.
Kar'ını kefen yaptık yurdun,hain düşmana,
İnönü,Kocatepe,Sakarya  tanık buna.
Aradan elli beş yıl geçti hızla bakın,
Türk'ün gücüyle artık bütün uzaklar yakın.
Bu elli beş yılda çok yapıtlar yaratan Türk
Tarihlere bir bakın yeryüzünde en büyük.
O yıl doğan çocuk tam elli sekiz yaşında ,
Tümü de bu yurt içinde türlü işler başında.
Kimi olgun öğretmen,kimi olgun General,
Ayyıldız ülkesinde herkes Mustafa Kemal.
Ceyhun Atıf KANSU
19 MAYIS
Coşuyor Karadeniz,
Çarpıyor yüreğimiz,
Açıldı Türk'ün önü,
Bekliyoruz Ata'yı
19 Mayıs günü.






Ata'm Samsun'a çıktı,
Yumruklarını sıktı,
Kurtuluşa hız oldu,
Savaştı içte,dışta,
Dünyaya yıldız oldu.
Ali ERTAN
“Bir konuşma”






19 Mayıs Atatürk'ü anma ve Gençlik ve spor bayramı
Birinci Dünya Savaşı sonunda,Müttefikimiz olan devletlerin yenilmesi üzerine Osmanlı Devleti de yenilmiş sayıldı.Yapılan Mondros Mütarekesi ile ülkemiz adeta paylaşılıyordu.İngiliz ,Fransız ve İtalyanlar İstanbul'u işgal ettiler.Çanakkale ve İstanbul Boğazları düşman donanmalarına açıldı.Fransızlar Hatay,Gaziantep,Şanlı Urfa,Kahraman Maraş ve Adana'yi işgal ettiler.
İngilizler Mersin'e İtalyanlar Antalya ve Konya'ya girdiler.Bu arada Yunanlılar 15.05.1919 da İzmir'e asker çıkardılar.
Bu üzücü olaylar üzerine Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak isteyen Atatürk ,kendisine verilen 9.Ordu Müfettişliği görevi ile Anadolu'ya gitmeye karar verdi.16 Mayıs  1919  Akşamı 18 arkadaşı ile Bandırma Vapuru'na binerek Karadeniz'e açıldı.Bandırma Vapuru'nun eski olduğu ve yola dayanamayacağını söyleyenlere "İstanbul'da kalıp düşmana esir olacağıma ,Karadeniz’de boğulurum daha iyi" cevabını verdi.Güç  bir yolculuktan sonra 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun'a ayak basan Atatürk Ulusal Kurtuluş Meşalesini burada yakmış oldu.Atatürk bu günü Türk Gençliğine armağan ederek Gençlik ve Spor bayramı olarak kutlanmasını istemiştir.
Her yıl kutlanan 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve spor Bayramı'nda orta dereceli okullar Spor gösterileri düzenlerler. Samsun'dan yola çıkan genç atletler Bağımsızlık sembolünü elden ele Ankara'ya getirir ve Cumhurbaşkanı'na teslim ederler.






İNÖNÜ DOLAYLARINDA MUSTAFA KEMAL
—Ben Samsun'da buldum onu, bir kuşluk vakti,
Kocaman oldu günüm, geldi artık köyüm var.
gülümserdi denizden fazla,
Susardı deniz kadar.
—Ben Sivas'ta buldum onu,belki bin yaşındaydı,
Eriyor gibiydi bir karanlıkta yüzü.
Anlamasan yaslı derdin,
Taa derinlerden yanardı gündüzü.
—Ben Erzurum'da buldum onu,böle bir geceydi,
Oldu birdenbire yaşamam,gülmem haksız.
Daralmış gönlümde ben de düştüm ardına ,
Bir açıklığa vardı herkese,bucaksız.
—Ben Ankara'da buldum onu,yirmi yaşındaydı zaar.
Yapmakla,görmekle doldurmuştu her yeri.
Hala nereye gitsem benim gücüm,benim bakışım,
Elleri ve gözleri.
Fazıl Hüsnü Dağlarca



20 Eylül 2013 Cuma

MÜZELER HAFTASI (18–24 Mayıs)




MÜZELER HAFTASI
(18–24 Mayıs)






              MÜZELER HAFTASI
            Milletler tarihi ve kültürel zenginlikleri ile öğünür.Bu zenginliklerden en büyük övüncü alması gereken Ülke Bizim ülkemizdir.Çünkü bizim ülkemiz tarih boyunca çeşitli dil,din ve ırklara başkentlik yapmış merkez olmuş ve bu uygarlıkların bıraktıkları eserler yurdumuzun dört bir yanına yayılmış fakat bugüne kadar haklı bir tanıtımı yapılamamıştır.
            Müzeler haftası sayesinde bu tanıtımın sağlanmasına çalışmalı gerekli araştırmalar yapılmalı ve gerek basın yayın organlarında gerekse okullarda her türlü tanıtım sağlanmalıdır.
            Her yıl 18–24 Mayıs tarihleri arasında kutlanılan müzeler haftası bu eksikliği gidermek için bir fırsat olmuş gerek tarihi gerekse kültürel zenginliklimizin tanıtımı için basın yayın organlarından ve eğitim kurumlarından faydalanmamıza imkân sağlar.Müzeler haftası ile boyunca gerek tarihi eserler gerekse müzeler halkın ziyaretine açılır,tanıtımları yapılır,okullarda öğrencilere müzelerle ilgili bilgiler verilir.
      Sadece Müzeler Haftası dolayısıyla müzelere gezi düzenlemek oralarda bulunan tarihi eserleri tanımak veya tanıtmak deyil aynı zamanda yurdumuzda gerek müzelerde gerekse doğada açık alanlarda bulunan tarihi eserlerin tanıtımı korunması tarihi eserlere verilecek zararların yanlışlığı ve tarihi eser kaçakçılığı gibi ahlak düşüklüğü ve maddi kültürel kayıplara yol açacak davranışlara karşıda halkımızı bilinçlendirmek amacımız olmalıdır.
      Halkımızın bu konuda yeterince bilinçlendirilememesi sonucunda birçok tarihi eser tahrif edilmekte veya tarihi eser kaçakçıları tarafından ucuz fiyatlara alınıp yurt dışına kaçırılmakta ve çok yüksek paralar karşılığında satılmaktadır.Son yıllarda tarihi eser kaçakçılığının önüne geçebilmek için uluslar arası düzeyde çalışmalar yapılmaktadır ama yinede önü alınamamaktadır.
    Bu gibi tehlikelere karşı en büyük koruyucu silah iyi bir eğitimdir.İşte bu amaçla hafta boyunca eğitim ağırlıklı etkinliklere yer verilmesi basın yayın organları aracılığıyla halkın bilinçlendirilmesi yoluna gidilmektedir.   


















İSTANBUL'U DÜN DOLAŞTIM
İstanbul'u dün dolaştım
Sularından tas tas içtim
bir gün Sarıyer,Kandilli
Ordan Üsküdar'a geçtim.
Gözlerime dolan bulut
Sıyrılıp açıldı;
Minareler saraylar
Çeşmeler,mezarlar
Sularla çevrili
Bu engin bulut...
İstanbul'u dün dolaştım
Kubbelerden sesler içitim;
O büyük aydınlık kapıdan
Başka dünyalara göçtüm.
            B.Süha EDİBOĞLU






MÜZE
Tarih nedir bilirmisin?
Tarih müzelerin içinde
Geçmişin aylak seslerinin duyulduğu yerdir.
Müze Nedir?
Dedemden kalan
Ev bark,alet makinelerin
saklandığı yerdir.
            Yahya TÜRKELİ



MÜZE



Tarih, sanat, kültürün
Hazinesidir müze.
En gerçek bilgileri
O verir hepimize.



Onunla aydınlanır,
En eski uygarlıklar;
Orada sergilenir
Çok değerli varlıklar.



Müzeleri gezmeyi
Hiç ihmal etmeyelim.
Bilgimize yepyeni
Bilgiler ekleyelim.



Antik eser bulursak,
Verelim müzelere;
Tarihi hazinemiz
Ün salsın ülkelere.



Tarihi eserleri
Özenle koruyalım.
Turisti çektiğini
Her an hatırlayalım.



Her turist yurdumuzun
Döviz, reklam kaynağı;
Onu hoşnut tutalım
Gezsin denizi, dağı.



Böylece hem tanınır,
Hem de gelir sağlarız.
Dünyayı ülkemize
Sevgilerle bağlarız.



Naim YILDIZ















MÜZELER HAFTASI
(18–24 Mayıs)
            Her yıl 18–24 Mayıs tarihleri arasında kalan günleri Turizm Haftası olarak kutlamaktayız.Ülkelerin kültür zenginlikleri tarihleri geçmişleri onların tanıtımı ve kalkınması gelecek nesillerine bırakacakları tarih ve millet olma şuuru varlıkları için çok önemlidir.
            Yeni yetişen nesillerin kendi kültür zenginliklerini tanımak bunları başkalarına da anlatmak için çeşitli etkinlikler düzenlenir bu etkinliklerin başarısı o ülke insanının başka milletler tarafından tanınmaları ile ölçülür.Günümüzde dünya üzerinde yapıla en büyük savaş kültür savaşıdır.Uydulardan yapılan Televizyon ve radyo yayınları başka milletlere rahatlıkla ulaştırılmakta başka milletlerin kültürü ya yok edilmekte ya da erozyona uğratılmaktadır.Bununla yapılabilecek en büyük savaş propaganda savaşıdır.
            Yurdumuzda da bu alanda birçok çalışma yapılmakta ve bu çalışmaların başında da tanıtım gelmektedir.Her yıl turizm mevsiminin açılması ile ülkemize gelen insanlara çok zengin bir tarih ve kültürle süslenmiş müzelerimiz gösterilmekte ama en önemlisi bu zenginlikleri ülkemize gelecek insanlara anlatacak nesiller yetiştirmekte bu nesillerin iyi bir eğitim alması ve kültür zenginliklerimizin tanıtılması için müzeler haftasında  çeşitli müzelere geziler tanıtıcı çalışmalar şiirler okunmakta tanıtıcı film gösterileri ile açıklayıcı  konuşmalar yapılmakta bu yolla insanımıza ülkemizin sahip olduğu kültür zenginlikleri anlatılmaktadır.
            Ülkemiz gerek müze gerekse müzelerde bulunan tarihi eserleri ile dünyanın en zengin ülkelerinden biri durumundadır.Ayrıca Anadolu'nun birçok köşesi adeta bir açık hava müzesi denebilecek durumdadır.Bizler bu zenginliği dünyaya anlattığımız oranda başarılı olduğumuzu unutmamalıyız.






ENGELLİLER HAFTASI (10–16 Mayıs)

ENGELLİLER HAFTASI
(10–16 Mayıs)

    Ülkelerin kalkınmışlığı ve refah düzeyi insanlarına verdiği hizmetle ölçülür.Özellikle ülkenin yardıma muhtaç ve sakat insanlarına verdiği hizmet aynı zamanda onun bir sosyal refah ülkesi oluşununda göstergesidir.

Yurdumuzda yaşayan engelli vatandaşlarımızın dertlerinin sorunlarının hatırlanması, dertlerinin sıkıntılarının problemlerinin gündeme getirilmesi ve çözümler üretilmesi uygar toplumun en önemli meselesidir.Tüm bu meselelerin 10–16 Mayıs Engelliler Haftası’nda hepimizin düşünmesi gereken bir mesele olduğunu unutmamalıyız.

Türkiye de sakat ve engellilerle ilgili faaliyet gösteren dernekler haricinde en önemli destek halkın bilinçlendirilmesi ve bu halkın toplumdaki engellilere yardım elini uzatmasıdır.. Engelliler halen mecliste görüşülmeyi bekleyen kendileri ile ilgili yasa taslağının bir an önce hayata geçirilmesi konusunda dileklerini belirtmişlerdir.

 Türkiye'de yaşayan 7,5 milyon sakatın, iş bulmada, eğitimde, sağlıkta, toplu taşıma ve konutlarda, sosyal güvencede ve kentsel planlamada "  mutlaka düşünülmesi medeniyetin ve insanlığın temel anlayışı ve görevidir.

Gerek dini inançlarımız ve gerekse tarihten gelen gelenek ve göreneklerimiz bize yardıma muhtaç olanlara yardım etmeyi bir insanlık ve inanç borcu bir ibadet olarak görmüş ve bu durumdaki insanların faydalanması ve ihtiyaçlarının karşılanması için birçok imaret ve yuvalar açmışlardır.Her şeyden önce şunu unutmamalıyız ki Engelli insanlar kendilerine acımamızı değil sorunlarını dile getirerek çözümler üretmemizi ve onları toplumun bütün fertleri gibi üretken hale getirerek önce kendilerine sonra da topluma faydalı hale getirecek çalışmaları yapmamızı istemektedir. Bizler yeni yetişen nesiller de bu inanç ve geleneklerin mirasçısı olarak toplumumuzda yaşayan yardıma muhtaç ve sakat insanlarımıza mutlaka yardım elini uzatmalı onları hatırlamalı ve onların başkalarına muhtaç olmadan kendi ihtiyaçlarını karşılamaları için gerekli gayreti göstermeliyiz.

 Yurdumuzda engelli vatandaşlarımızın dertlerinin gündeme gelmesi sorunlarının hatırlanması ve kısmende olsa çözüme kavuşturulması amacıyla her yıl 10–16 Mayıs tarihleri arasında engelliler haftası olarak anılmaktadır.Dileğimiz bu gibi sorunları olan vatandaşlarımızın sorunlarının çözüme kavuşturulması ve sağlıklı insanların bu gibi sorunları olan insanları unutmamasıdır.






     “ Bir Konuşma”

Sakatlar haftası 10–16 Mayıs 

İçinde yaşadığımız toplumda sakat insanlara sıkça rastlanmaktayız.Bu insanlar ya doğumdan ya da sonradan çeşitli sebeplerle sakat kalmışlardır.Vücutlarında bir organ ya sakat ya da iş göremez durumdadır.

    Yurdumuzda 600000 civarında insan sakat ve iş göremez durumdadır.Bunların içinde zihinsel özürlülerde yer almaktadır.İş kazaları trafik kazaları akraba evlilikleri ve yanlış ilaç kullanımı sakatlığa en çok sebeplerdir.

    Sakat insanlarda toplumun bir parçasıdır.Kendilerine farklı davranılmasını istemezler.Onların istediği diğer insanlar gibi eşit .ilgi ve geçimlerini sağlayacak bir iştir.Sakat insanların topluma yük olmalarını önlemek için onlara iş bulmak gerekir.Anayasamız sakatların konumlarını ve topluma kazandırılmalarını kanunlarla güvence altına almıştır.

    Birleşmiş milletler’ e üye 156 ülkede ve yurdumuzda 10–16 Mayıs tarihleri sakatlar haftası olarak kabul edilmiştir.Bu hafta süresince sakatların sorunları ele alınır.Bunlara çözüm yolları aranır.Sakatlığa yol açan nedenlerden dolayı kurtulma yolları anlatılır.Ayrıca sakat insanların eğitimi ve topluma kazandırılmaları onlara nasıl davranılması gerektiği konusunda toplantı ve seminerler yapılır.Yapılan çalışmalar alınan önlemler gözden geçirilir.Yeni görüşlere göre değerlendirmeler yapılır.

    Çalışmalar Radyo Televizyon gazete ve dergiler aracılığıyla topluma duyurulur.Okullarımızda ise kazalara karşı korunma yolları  ,sakatlara karşı nasıl davranılması gerektiği konusunda bilgiler verilir.

    Sakatlara normal gibi davranmak ,onlara yardımcı olmak bir insanlık görevidir.Sakatları yaratan toplum ise onlara sahip çıkmak da yine toplumun görevidir.

                Zehra Akduman 7/C
                f.Timurtaş İlköğretim okulu





HAYAT HERKESE GÜZEL
Gücünüz yerindeyse,
Sağlıklıysa başınız.
Bir sakat görürseniz,
Sevgiyle yaklaşınız.

İnan kimse istemez,
Eksik olsun bir yeri.
Sağlamsan yavrum şükret,
Değerlendir günleri.

Özürlü kardeşlerim.
Asla üzülmeyiniz.
Hayat herkese güzel,
Bizlerse sizinleyiz.
                Mehmet ŞAHİN







   SAĞLIK ÖĞÜDÜ
    Seviyorsan canını,
    Vücuduna iyi bak.
    Kuvvetlendir kanını,
    İstersen çok yaşamak.
    Vakitli yat erken kalk,
    Çok dikkat et zamana.
    Ne güzeldir çalışmak,
    Dinçlik verir insana.
    Sen yaşarsan bu vatan,
    Ancak yaşar yükselir.
    Bunu bil böyle inan,
    Varlık sağlıktan gelir.
                V.Cem Aşkun











SAĞLIĞINA DİKKAT ET
Hayata en değerli,
Hazinemiz sağlıktır.
Sağlığı korumanın;
Tek yolu temizliktir.
Uyu eğlen ve dinlen,
Güzel,dengeli beslen.
Kazanırsın güç,kuvvet;
Sağlığına dikkat et!
Uymazsan kurallara,
Hemen hasta olursun.
Gidemezsin okula;
Sağlığına dikkat et!
Sınıfında kalmamak,
Hasta olup, solmamak,
İstiyorsan hep koşmak;
Sağlığına dikkat et!
                Afire Hancı


VAKIFLAR HAFTASI (mayıs ayının 2. Haftası)

VAKIFLAR HAFTASI
(mayıs ayının 2. Haftası)



Bir hizmetin sürüp gidebilmesi için, kişilerin kendi istekleriyle bağışladıkları para ve mülklere “ Vakıf” denir. Bağışlanan mülklerin, eserlerin geleceğe sağlıklı kalabilmeleri korunmalarına bağlıdır. Geçmiş kültürü ve tarihi eserleri ile birlikte geleceğe taşımak ve koruyup kollamak ancak Vakıfların işidir.
Vakfın tarihçesi çok eskilere dayanır. Dinimiz yardımlaşmayı ve ihtiyacı olanlara destek olmayı dinin temeli saymıştır. Vakıflar Osmanlılar zamanında daha da yaygınlaşmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da etkinliğini aynı ölçüde sürdürmüştür. 5 Haziran 1935’te çıkan bir kanunla “Vakıflar Genel Müdürlüğü” kuruldu. Ülkemizdeki vakıfların hepsinin yönetimi, bu teşkilata verildi.
Vakıflar eğitime, öğretime, belediyelere, sağlık işlerine, yoksullara hizmet ederler. Vakıf tarafından yardım alan kişilerin adları, kurum tarafından açıklanmaz.
Ülkemizin sosyal, ekonomik, kültürel ve yurt savunmasında vakıfların yardımlar büyüktür. Bu kadar güzel bir hizmetin sürekliliğini sağlamak hepimizin görevidir. Vakıflara yardım ederek gelirlerini çoğaltmak ve çalışmalarını desteklememiz gerekir.
Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz:
Dini hizmetler
Sağlık hizmetleri
Eğitim ve öğretim hizmetleri
Aş evi hizmetleri
Sosyal hizmetler
Sanat ve kültür hizmetleri
Para yardımı
Milli savunma hizmetleri
İktisadi hizmetler
Ulaştırma hizmeti
Spor hizmetleri
İnsanlardaki yardım duygusunu geliştirmek, dayanışmanın önemini anlatmak ve insanların gönül zenginliğine ulaşmasına yardımcı olmak amacı ile 1985 yılından beri 3 – 9 Aralık tarihleri arasında “Vakıf Haftası” kutlanmaktadır.
Bir hizmetin gelecekte de hizmet olarak devamını sağlamak amacıyla kendi istekleri ile resmi yollarla bağışlanan mülk ve paralara vakıf denir. Türk toplumunda vakıfların çok eski bir geçmişi vardır. Eskiden bağışlanan hanlar, hamamlar, yapılan köprüler, çeşmeler, okullar ve camiler buna örnek olarak verilebilir. Bağışlanan bu eserlerin geleceğe sağlıklı kalabilmeleri korunmalarına bağlıdır. Geçmişin gelecekte yaşatılması da vakıfların görevleri arasındadır.
Bu eserlerin korunması ve verilen hizmetin devamını sağlamak için Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Bütün bu eserler, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılır, kiraya verilir, gelirleri toplanır. Toplanan bu gelirler eserlerin korunması, kimsesizlere yardım ve çalışanların maaş alacakları olarak harcanır. Türkiye’de Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün malı olan birçok dükkân ve iş yeri bulunmaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı vakıf eserleri sayısı 7500 civarındadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü bu gelirler dışında devlet tarafından da desteklenmektedir. Bunun için her yıl bütçeden belirli bir miktarda ödenek ayrılmaktadır.
Vakıflara bağlı öğrenci yurtlarında öğrencilerin barınma, yiyecek ve giyecek ihtiyaçları karşılık beklemeden sağlanır. Düşkümler ve yoksullar için aş evleri açıp onların daha sağlıklı yaşamalarına katkıda bulunulur. Sağlık hizmetleri veren vakıflar da aynı hizmetleri insanlara sunarlar. Vakıflar Genel Müdürlüğü ve vakıfların hizmetlerini anlatmak amacıyla her yıl 3 – 9 Aralık tarihleri arasında Vakıflar Haftası kutlanır. Hafta boyunca vakıfların çalışmaları hakkında bilgi verilir. Radyo ve televizyonlarda, okullarda konu ile ilgili konuşmalar yapılır. Okullarda vakıf eserlerini tanıtıcı duvar gazeteleri düzenlenir. Gidilebilecek vakıflar ve vakıf eserlerine geziler düzenlenir.
Tarihin izlerinin yaşandığı bu eserlere sahip çıkalım. Yaşamaları için yardım edelim. Vakıf eserlerini korumak için yardımcı olalım. Hayırlı iş yapmanın en emin yolu vakıflara yapılan bağışlardır.
Mehmetçik Vakfı, Milli Eğitim Vakfı, Kalp Vakfı gibi vakıflar kendi alanları ile ilgili hizmet vermektedirler.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yönetilen vakıflara “Mazbut vakıflar”, vatandaşların 903 sayılı yasaya göre kendi amaçladıkları hizmetlere yönelik olarak kurdukları ve mütevelliler tarafından yönetilen vakıflara da “Mühlak vakıflar” denmektedir.



     Ayrıca mülhak vakıflardan olup kamuoyunda “Kamu vakıfları” diye bilinen hemen hemen tüm devlet kurumlarında hizmet yürüten vakıflar var.



Daha da önemlisi Yükseköğretim Kurulu’nun önerisiyle kurulan vakıf üniversitelerinin vakıfları var. Bu vakıflar da mülhak vakıflar olmasına karşın, kamuya yararlı vakıflar olmaları açısından özellikleri olan vakıflar.



     Ülkemizde beşbin civarında mülhak vakıf mevcut. Bu vakıflar halkın kendi iradesiyle amaçladığı doğrultuda hizmetler gerçekleştirebilmek için zaman, para, mal ve enerjisini kullanarak hizmet üretmeye çalıştığı kurumlardır.



     Vakıf yöneticileri, vakıf medeniyetini koruma adına tüm bu yıkıntıları tekrar düzeltmenin mücadelesini vermektedir.


















            



8 Eylül 2013 Pazar

ANNELER GÜNÜ Mayıs Ayının 2.Pazar günü



ANNELER GÜNÜ
Mayıs Ayının 2.Pazar günü



         ANNELER GÜNÜ
        Anna Jarvis adında bir kız çocuğu vardı.ABD.nin Filatelfiya eyaletinin küçük bir köyünde annesiyle birlikte  oturuyordu.Anne ve kız mutluydular.İşte bu sırada Anna Jarvis'in beklemediği bir olay meydana geldi.Annesi birden hastalandı.Küçük kız onu kurtarmak için çok uğraştı,ancak tüm çırpınışlar boşunaydı.Yaşlı kadın 9 Mayıs 1906 tarihinde hayata gözlerini yumdu.Annesinin ölümü ile küçük Jarvis tek başına kaldı.Sanki dünya başına yıkılmıştı.
        Küçük kız annesinin ölümüne bir türlü inanamıyor hemen her gün mezarına gidiyor ziyaret edip başucuna çiçekler koyuyor başucunda ağlıyordu.
        Bu ziyaretlerin birinde öğretmeniyle karşılaştı.Jarvis'in ,durumunu gören öğretmeni ona öğütler verdi.Ölüm yok olmak değildir.Yeterki biz sevdiklerimizi unutmayalım,dedi.Bu sözler genç kızı teselli etmek içindi.
        Aradan uzunca bir süre geçti,annesinin ölüm yıldönümü yaklaşıyordu. Jarvis bu yıl dönümünde öncekilerden farklı bir şeyler yapmayı düşündü.Uykusuz geçen bir geceden sonra ne yapacağını buldu.Annesini yitirdiği günü bütün anneler günü olarak kabul ettirecekti.
        Anna Jarvis düşüncelerini arkadaşlarına açtı.Bu düşünce büyük ilgi gördü.9 Mayıs günü,bütün arkadaşları annelerine çiçekler ve hediyeler sundular.Düşüncelerinin sonuçlarını görmeye başlayan Jarvis bundan güç aldı.büyük mektup kampanyası başlattı.Devlet adamlarına ,milletvekillerine ,valilere işadamlarına,kadın derneklerine .......herkese mektuplar yazdı.Amerika’yı köy köy şehir şehir dolaştı.Düşüncelerini herkese anlattı.Herkes tarafından kabul gören fikirleri sonunda ABD hükümeti tarafından her yıl mayıs ayının ikinci pazar gününü anneler günü olarak kabul etmesini sağladı 













UNUTTUM NASILDI ANNEMİN YÜZÜ

 Unuttum, nasıldı annemin yüzü
Unuttum, sesi nasıldı annemin.
Gece bir örtü olsun anılardan
Kara yüreğime örtüneyim
-
Unuttum, nasıldı annemin gülüşü
Unuttum nasıldı ağlarken annem.
Yaşam sallasın kollarında beni
Küçücük oğluyum onun ben.
-
Unuttum, elleri nasıldı annemin
Unuttum gözleri nasıldı bakarken.
Kuru ot kokusu getirsin rüzgâr
Yağmur usulcacık yağarken.
                 Ataol Behramoğlu


YAŞAMAK GÜZELDİR ANNE

 Anne ben senin oğlunum
Kanayan bir yurdum var
Anne ben senin oğlunum
Sönmeyen bir umudum var
-
Ellerimi tutma ne olur
Beni ağlatma ne olur
Anne ben senin oğlunum
Bu kavgaya inancım var
-
Yasamak güzeldir anne
Yasamak senin için
Yasamak güzeldir anne
Yasamak yarınlar için
-
Ölmek yaşamaktır yine
Halkının yüreğinde
Ölmekte güzeldir anne
Ölmek özgürlük için
-
Anne seni seviyorum
Sana ihtiyacım var
Anne seni seviyorum
Ciğer delen bir acım var

           Yusuf Hayaloglu



ANNELER GÜNÜ

 yeşildir artık yüreğinde kara bulut
bugün anneler günü annem beni unut
-
evde acılar koynuna yangelip yatmış
inadına giyin sen de mayısa batmış
yürü sokakta çocukların düşü aksın
yürü ki saksıda çiçekler sana baksın
-
diline genç anılarından bir türkü seç
beş yıl büyüdüğüm okulun önünden geç
ıslanırsa anıların güneşte kurut
senin günün bugün unutma beni unut
gök mavi deniz mavi tam kıyısında dur
durma eteğinden beni bir daha savur
-
annem yıldız kayıyor içinden dilek tut
koşuyor sana kısa pantolunlu çocuk
gözünde gözümde gözlerinde bin umut

             Nevzat Çelik






ANNECİĞİM                                           

 Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
-
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
-
Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim
 
           Necip Fazıl Kısakürek





ANNECİĞİM
Nergisten.laleden,gülden,
Daha güzel anneciğim!
Pembe leylaktan sümbülden,
Daha güzel anneciğim!

Seni görmediğim zaman,
Damarımda donuyor kan!
Senden başka bani candan,
Sever mi el anneciğim!
                M.Necati ÖNGAY

ANNECİĞİM
Anneciğim,seni ben,
Çiçeklerden yemişten,
sarı saçlı bebekten,
Canımdan çok severim.

Gitme hep yanımda kal,
Beni kollarına al.
Pembe gülden daha al,
Yanağından öperim.
            Melahat UĞURKAN
ANNE SEVMEK

Annesini sevmeyenin,
İşi düzgün gitmez yavrum!
Duasını almayanın,
Dertleri hiç bitmez yavrum.

Anne ahı yerde kalmaz,
İyi çocuk onu almaz.
Ağaç olsan meyve olmaz,
Dalında kuş ötmez yavrum.

Bana hak ver,düşünde bir!
Akşama dek peşindedir;
Uyurken de düşündedir.
Senden önce yatmaz yavrum!

Nefesi en güzel nefes,
Onun sesi en güzel ses,
Sana karşı hile bilmez,
Sütüne su katmaz yavrum.
                   Hasan DEMİR

BİLİŞİM HAFTASI (mayıs ayının ilk haftası)



BİLİŞİM HAFTASI
(mayıs ayının ilk haftası)




Her yıl Mayıs ayının ilk haftası “Bilişim Haftası” olarak kutlanıyor.Hafta boyunca bilişim alanında dünyadaki gelişmeler yanında yurdumuzda çeşitli resmi ve özel kurumların yapmış olduğu çalışmalar ve günümüzde ülkemizin bu alanda ki yeri çeşitli etkinliklerle dile getiriliyor.


Türkiye'de bilgi teknolojisi sektörünün son 10 yılda hızlı bir gelişme göstermesine karşın ekonomideki yerinin ABD ve Batı Avrupa ülkelerine göre çok geride bulunduğunu, KOBİ'ler okullar ve evlerde yeterince yaygın olmadığını rahatlıkla görebiliyoruz veya çeşitli kaynaklardan öğrenebiliyoruz.''Sektördeki büyümeyi tabana yaymak, KOBİ’ler de ileri teknoloji kullanımını teşvik etmek, okullarımızı ve gençlerimizi teknolojinin bütün nimetlerinden yararlandırmak, büyük kentlerimiz dışında da bilişim teknolojisi kullanımını artırmak her yurttaşımızın temel görevi hatta hedefi olmalıdır. Bilişim toplumuna geçmeyi başarmış bir ülkenin insanı olmak hepimizin arzusu ve ilk hedefi olmalıdır.''

Hafta boyunca gerek resmi gerekse özel kurumların bilişim alanında yapmış olduğu çalışmaları anlatan sergi,panel ve konferanslar takip edilmeli dünyadaki gelişmeler yakından izlenmeli ve dünya ülkeleri ile aramızdaki farkların giderilmesi için var gücümüzle çalışmalıyız ki gelecekte ülkemiz bu alanda bilgi alan veya başka uluslardan bilgi almaya çalışan ve bağımsızlığını güvenliğini tehlikeye atan ülke değil kendi teknolojisi ile dünya ile boy ölçüşen ve bağımsızlık ve güvenliğinden taviz vermeyen ülke konumuna gelsin.



         Bilişim haftası boyunca gerek basın yayın organları izlenerek gerekse bu alandaki çalışmalarla ilgili sergi panel ve gösteriler izlenmeli gerek dünya ülkelerinin gerekse kendi ülkemizin bilişim alanındaki konumu iyi değerlendirilmelidir.





DÜNYA KİTAP GÜNÜ VE KÜTÜPHANELER HAFTASI (23 Nisan gününü içine alan hafta)




DÜNYA KİTAP GÜNÜ VE KÜTÜPHANELER HAFTASI
(23 Nisan gününü içine alan hafta)



KÜTÜPHANELER HAFTASI



Kitabın yararlarının anlaşılması ve sayılarının çoğalması sonucun kitaplıklar oluştu..kitaplıların gelişmesi ile birlikte kütüphaneler meydana geldi.herkesin yararlanması okuması , başvurması için kurulan,içinde kitaplar bulunan binaya kütüphane denir.



Milli eğitim bakanlığı ,mart ayının son pazartesi günü başlayan haftanın kütüphane haftası olarak değerlendirilmesini kararlaştırmıştır.hafta süresince kütüphanenin önemi anlatılır.kütüphaneciliğin sorunları kamuoyuna duyurulur.halk kütüphanelerin gelişmesi için bilinçlendirilir. okullarımızda kütüphanelerin yararlarından bahsedilir.kütüphanelerde uyulması gereken kurallar hakkında bilgiler verilir.



Kütüphaneler eski çağlardan beri insanlığın hizmetindedir.eldeki bilgilere göre ilk kütüphane ,Asurlular zamanında kurulmuştur.Osmanlı imparatorluğu döneminde de kitaba ve kütüphaneye önem verilirdi.o dönemden zamanımıza kadar gelen büyük kütüphaneler vardır.



Yurdumuzun belli başlı büyük kütüphaneleri şunlardır.İstanbul da Süleyman iye ve Beyazıt Devlet Kütüphaneleri .Ankara da Milli Kütüphane , Millet Meclisi Kütüphanesi ,Orta Doğu Üniversitesi Kütüphaneleridir. Bunlardan Milli Kütüphane ,15 Nisan 1946 tarihinde kuruldu.Açılışında içersinde iki kitap bulunuyorken günümüzde bu sayı 620.000 e ulaşmıştır.Ülkemizde kütüphanelerde yaklaşık 6.000.000 kitap olduğu tahmin edilmektedir.



         Kütüphanelerde kitapların korunması ,kitapların sınıflandırılması ve okuyucuya kitap verilmesi için uzman memurlar bulunur.Bu memurlara kütüphaneci denir.Kütüphanecilik özel bir eğitimi ve öğretimi gerektiren bir meslektir.Bu amaçla üniversitelerimizde kütüphanecilik bölümleri açılmıştır.Bu bölümlerde öğrenimlerini tamamlayanlar kütüphanelerde görev yaparlar.



         Çağımız bilgiye ulaşım çağıdır bilginin yoluda kütüphanelerden geçer . Okuduğumuz kitap sayısı bizi medeni ve uygar dünyaya bir adım daha yaklaştırırken cehaletten ve yokluktan o kadar da uzaklaştırır.Bu düşünce ile gerek gazete gerek kitap gerekse dergi ne olursa olsun mutlaka elimize geçen kaynakları okuyup değerlendirmeli ve topluma ülkemize ve insanlığa yaralı olacak bilgi ve becerilere sahip olmalıyız.



         Bulunduğumuz yerde mümkün olduğunca hem kütüphanelerden yararlanma yoluna gidelim hem kütüphaneleri tanıtalım hem de kütüphanelerin zenginleşmesi için gerekli bağış ve yardımı yapalım.Kütüphanelerimizi zenginleştirerek daha fazla kaynağa ve ilgiye ulaşmaya çalışalım.



KÜTÜPHANEDE UYULMASI GEREKEN KURALLAR

-Kütüphaneye ayakkabılar paspasa silinerek girilmelidir.
—Palto, pardösü, manto v. b. vestiyere bırakılmalıdır.
—Kimlik, ilgili memura istemeden teslim edilmelidir.
—Kütüphaneden alınacak kitabın nasıl aranacağı bilinmiyorsa ilgili memurlardan sorulmalıdır. Açıklamaları, dikkatle dinlemelidir.
—İstenen kitap için fiş doldurulmalıdır.
—Yerimize oturup kitabın gelmesi beklenmelidir.
—Okuma salonunda kimse rahatsız edilmemelidir.
—Kitap sayfaları sessiz çevrilmelidir.
—Kütüphane salonunda sessiz yürünmelidir.
—Kitapların kapağı, sayfaları çizilmemeli, yırtılmamalıdır.
—Kütüphanenin okuma salonunda hiçbir şekilde sigara içilmemeli­dir, sakız çiğnenmemelidir.
         KÜTÜPHANELER HAFTASI
        Kitaplar,insan düşünce ve sanatının ,bilgi ve deneyimlerin nesilden nesile aktarılmasını sağlayan en önemli kaynaklardır. kitaplıklar ise ,kitapları toplayıp saklayan,arandığında kolayca bulunabilmesini sağlayıp hizmet verilmesine imkân sunan kuruluşlardır.
        Herkesin her kitabı alması mümkün değildir.hele hele pahalı ve eski kitaplara ulaşmak daha da güçtür.Bunu mümkün kılmak için kütüphaneler kurulmuştur.
        Kitaptan yararlanmak isteyen ihtiyaç sahipleri aradıkları kitapları kütüphanelerde kolayca temin edebilirler.kütüphaneler verdikleri hizmet karşılığında hiçbir ücret almazlar.Bu bakımdan vatandaşlar için büyük bir kolaylıktır.Kütüphaneler aynı zamanda oturulup kitap okunacak çalışılacak sakin yerlerdir.
        İnsanımızın her zaman yararlanacağı halk okullarıdır.Kitapsız yaşamak kör,sağır ve dilsiz yaşamakla eş değerdir.toplumların bilimde,teknikte,fende,sosyal hayatta ilerlememizi sağlayan en büyük etkenlerdir.bu yüzden toplumların gelişmişlik düzeyi okumaları ile eşdeğerdir denilebilir.kitabın değerini bilmek ve faydalanma yoluna gitmek asli görevimiz olmalı.
        Mart ayının son pazartesi ile başlayan hafta kütüphaneler haftası olarak kabul edilmiştir.Hafta boyunca okullarda basın yayın organlarında kitap ve kütüphanelerin yararları anlatılmaya çalışılır.yeni kitaplar ve teknikler halka anlatılır.















OKUMAK İÇİN



Okumak, hayatı anlamak,
Her şeyi bilmek, zevk almak,
Bu tatla heyecanlanmak,
Titretir küçük kalbimizi.
        Çok şeyler borçluyuz,
        Bu coşkuyu tatmak için
        Sanki yarıştayız.
        Azimliyiz, hırslıyız.
Ana, baba, öğretmen,
Hepimiz el ele, kalp kalbe,
Başarımız için topluca
Uğraş veriyoruz, hayat boyunca.



                         Ülkü ALGIN












OKUYALIM KARDEŞİM   



Okumak geleceğin            
Yolunu aydınlatır.             
Okumak insanlara             
Tüm dünyayı tanıtır.           



Bizlere okumaktan             
Daha yararlı ne var?            
Bilgili olmak için              
Okuyalım çocuklar,
           
                   Vefa ÇAĞAN












KİTAP SEVGİSİ
Cildi güzel şu kitap,
Bana neler anlatır.
Severim tarih, hesap
Bilgi taşır her satır
Çeşit çeşit isimli,
Kimi geniş kimi dar.
Haritalı resimli,
Türlü türlü sesi var.
Kitabımı okurum,
Kirletmem bir yerini,
Hem oynar hem okurum;
Bilirim değerini.
            H:Turhan DAĞLIOĞLU












  






KİTAP SEVGİSİ
        Benim ufak bir odam var,
        Dinleniyor orda başım.
        içindeki şu kitaplar,
        En sevgili arkadaşım.
        Beni ,bana veren odur,
        Gerçek yolum ondan başlar;
        Bin bir çiçek veren odur,
        Onunla dost,büyük başlar.
        Kitap ruhun kaynağıdır,
        Bu kaynaktan iç arkadaş;
        Kitap ilmin uğrağıdır,
        Ektiğini biç arkadaş
        Uzun sözün kısası bu,
        Öğütlerim değil kuru,
        Boş değirmen kitapsız ev,
        Kitabı sev,kitabı sev!...
                    R.Necdet EVRİMER









KİTAPLARIM
Uygarlığın yoludur,
Bilgilerle doludur,
Sayfaları hep aktır,
Kitap bize bayraktır.
Okulumun süsüdür,
Bilgimin türküsüdür,
Yücelmenin yolunda,
İnsanın ülküsüdür.
Taşırım ben başımda,
Toprağımda taşımda,
Bir arkadaş o bana,
Okurum her yaşımda.
Kıymetini bilene,
Hazinedir evrene,
Mutluluk kucak açar,
Ona gönül verene.
                Melih ÖZER













ÇOCUK KİTAPLARI HAFTASI
Çocuk kitap haftası,
Sefa geldi, hoş geldi!
alnındadır yaftası,
Sanmayız boş geldi.



Çeşit Çeşit kitaplar,
Türlü türlü dergiler...
Radyolarda kitaplar,
Okullarda sergiler!..



Yurt ileri gidecek,
Bu ne güzel kitaplar!
Bizi adam edecek...
Kitap, kitap, kitaplar!



Unutmayın şu sözü:
Yağmursuz nisan olmaz...
Her şeyin odur özü,
Kitapsız insan olmaz.
 Hikâye, roman, masal,
Hepsi burda, sergide.
Ümitler açmış dal dal;
Gönüller tek sevgide!..



Ne Hint'teyiz, ne Çin'de,
Türk marşını çalalım!
Bu haftanın içinde,
Bol bol kitap alalım!
                    Cemal Oğuz ÖCAL





23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI



23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI

Her yıl kutlamakta olduğumuz 23 Bayramı T.B.M.M. açılış tarihi olan 23 Nisan 1920 nin yıl dönümüdür.Bizler bu günü büyük bir heyecan ve mutlulukla tüm Türk ve dünya çocukları adına kutluyoruz.Hepimize kutlu olsun.

 Bu günün en büyük önemi bu tarihe kadar krallık ya da padişahlıkla yönetilen ülkemiz yönetim yetkisinin millet adına TBMM ne verilmesidir. Osmanlı imparatorluğunun yıkılmasının ardından halkı yoksul vatanı emperyalist güçler tarafından işgal edilmiş her türlü umudunu kaybetmiş bir milletin yeniden canlanarak ayağa kalkması bağımsızlığını kazanması ve ardından da Ankara’da TBMM ni açmasıdır.

Mustafa Kemal Atatürk Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak için İstanbul’dan Samsun'a , Samsun'dan Amasya'ya, oradan Erzurum'a ve Sivas’a gitti. Sivas ve Erzurum'da kongreler toplandı. Mustafa Kemal egemenliğin ulusta olduğuna inanıyordu. Bu inançla «Ulusu yine ulusun gücü kurtaracaktır. Tek bir egemenlik vardır, o da ulusun egemenliğidir» diyordu. Yurdun dört bir yanından seçilip gelen temsilciler - milletvekilleri - Ankara'da 23 Nisan 1920 günü toplandılar.
İlk Büyük Millet Meclisi'nin toplandığı yapı Ankara'da Ulus Alan'ından istasyona giden caddenin başındadır. Bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olan bu yapı tek katlıdır. O yıllar ülkemiz yokluk yoksulluk içindeydi. Milletvekillerinin oturduğu sıralar bir okuldan getirildi. Meclis gaz lambası ile aydınlanıyor, soba ile ısınıyordu. Top seslerinin Ankara'da duyul­duğu zamanlarda bile meclis düzenli toplandı.
Ulusal Kurtuluş Savaşımızla ilgili bütün kararlar bu mecliste alındı. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde ulusumuz dünyaya Ulusal Kurtuluş Savaşı dersi verdi. Ezilen uluslara kurtuluş yolunu açtı. Bağımsızlık savaşının öncüsü olan kurtuluş savaşımız yeryüzünün öteki uluslarına örnek oldu.
23 Nisan 1920 ilk Büyük Millet Meclis’imizin toplandığı gündür. 23 Nisan, ulusun yönetme yetkisini kullanmaya başladığı gündür. Bu gün Milli Egemenlik Bayram’ımızdır.
23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır. Atatürk'ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram şenliklerine son yıllarda yabancı ulus­ların çocukları da katılmaya başlamış ve yıllar geç tikçe daha canlı daha büyük ve milletlerarası bir bayram şölenine dönüşmüştür. Atatürk çocuklara çok değer verir, gezilerinde okullara uğrar, ders dinler, sorular sorardı. «Bugünün küçükleri yarının büyükleridir.» diyen Atatürk, yönetimin bayram süresince öğrencilere bırakılması geleneğini başlattı. 23 Nisan'da yönetim birimleri seçimle gelen kurullar bir süre çocuklara bırakılır. Bu güzel gelenek her yıl yinelenir. Her 23 Nisan'da yurdumuz bir bayram alanı olur. Çocuklar törenlerde konuş­malar yaparlar, şiirler okurlar. Gece fener alayları düzenlenir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı egemenliğin ulusta olduğu düşüncesinin kabul edildiği gündür. Çocuk bayramımızdır. Yarının büyükle­ri olan siz çocukların bayramıdır.Hepinize kutlu olsun
           
           










DÜNYA ÇOCUK BAYRAMI

Kiminin saçı siyah,
Kiminin saçı sarı...
Ankara’da buluştu,
Dünyanın çocukları.
       Her Yirmi Üç Nisan’da
       Tekrarlanır bu olay.
       Buluşma nedenini,
       Açıklamak çok kolay.
Bu kocaman dünyada
Ülke sayısı çoktur.
Oysaki hiç birinin
Çocuk Bayramı yoktur.
       Dünyanın çocukları
       Yurdumuza koşuyor,
       Her Yirmi Üç Nisan’da
       Cıvıldaşıp coşuyor.
Türkiye konuklarla,
Kalpler sevgiyle dolsun.
Dünya Çocuk Bayramı
Herkese mutlu olsun!

                Altan ÖZYÜREK











23  NİSAN
Egemenlik bizimdir.
Düğün şenlik bizimdir.
Bu esenlik bizimdir.
Geldi 23 Nisan

Coşalım,sevinelim
Süslenip giyinelim
Coşkuyla övünelim
 Geldi 23 Nisan

Bayrakları alalım.
Alanlara dolalım.
Hepimiz bir olalım.
Geldi 23 Nisan.
           HADİ  BESLEYİCİ













 
23 NİSAN
Gelince nisan
Sevinir insanEn büyük bayram
Yirmi üç nisan
 Çiçekler açar,
Leylekler uçar,
Bütün çocuklar,
Bayrakla geçer.
 23Nisan
Tarihlere şan....
Türk çocukları,
Gülen, konuşan.
 Bu toprakları,
Bu bayrakları,
Atatürk bize,
Etti armağan.
 Gelince nisan,
Sevinir insan...
En büyük bayram,
23 Nisan
                Tarık Orhan


23 NİSAN
Sevinçliyiz hepimiz,
Taştı bugün neşemiz,
Eğleniriz,güleriz,
Geldi 23 Nisan!

Süsleriz biz her yanı,
Geldi çocuk bayramı,
Atatürk armağanı,
Yaşa 23 Nisan
            Hakkı Ercan









TURİZM HAFTASI (15–22 Nisan)



TURİZM HAFTASI
(15–22 Nisan)

                İnsanlar,yaşadıkları çevrede olmayan güzellikleri ,özellikleri görmek ve tanımak istiyor.Bu amaçla ,diğer bölgelere ve başka ülkelere gidiyorlar.
            Gezmek,görmek,eğlenmek,dinlenmek,öğrenmek,alışveriş yapmak amacıyla yapılan bu gezilere Turizm denir.Bu tür amaçlarla gezenlere ise  turist diyoruz.
            Turizm,bir ülkenin ekonomik yaşamını canlılık kazandırmaktadır.dış turizm ise ,o ülkeye döviz kazandırıyor.Bacasız sanayi de denilen turizmden bazı ülkeler Fransa,İspanya,İtalya gibi çok yüksek miktarda döviz geliri ve geniş istihdam alanı sağlamaktadırlar.Özellikle son yıllarda yurdumuz turizminden de büyük gelişmeler görüyoruz.Turizmin gelişmesi için gerekli olan yollar ,büyük oteller,eğlence yerleri,yapıyoruz.turizm okullarında becerikli ,güler yüzlü personel yetiştiriyoruz.yurdumuzun doğal güzellikleri ve diğer turistik değerlerimizi ,diğer ülkelerin insanlarına tanıtmaya çalışıyoruz.

            Yurdumuza gelen turistler bizim konuklarımızdır.Onlara Türk konukseverliğini göstermeliyiz.her konuda yardımcı olmalıyız.Otel motel lokanta gibi yerleri temiz ve düzenli tutmalıyız.Denizlerimizi,akarsularımızı ,göllerimizi,kaplıcalarımızı,kıyılarımızı temiz tutmalıyız.

            Yurdumuza gelip de  memnun ayrılan turistler ülkemizi kendi ülkelerinde tanıtacaklar ve daha çok turistin gelmesini sağlayacaklardır.Daha çok turist ise daha çok döviz kazanmamızı sağlayacaktır.

                   Yurdumuz, turizm zenginlikleri bakımından dünyanın sayılı ülkelerinden biridir. Bir ülkede turizmin gelişmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi zorunludur. Yolların güzel olması, ulaşım araçlarının gelişmiş olması, konaklama yerlerinin bol, rahat ve temiz olması gereklidir. Turist yatacağı yerin temiz olmasını ister.
Ülkemize turist gelmesini istiyorsak, onlara karşı güler yüzlü, iyilikse­ver, temiz, hoşgörülü olmalıyız. Turistler konuklarımız sayılır. Konuklarımızı rahat ettirmek için her çabayı göstermeliyiz.









TÜRKİYE
Vurulmuşum toprağına taşına,
Yerde gezen,gökte uçan kuşuna,
Baharına ,yazına,kara kışına
Vurulmuşum.
Eli kalem,eli kazma,eli kürek tutan,
Yüzü toprak kokan.
Sınırlarında omuz omuza yatan
İnsanlarına....
Benim yürekli kardeşlerim
Hep senin dostlarındır;
Benim çiğdem kokulu memleketim.

Ekin biçtim tarlalarında demet demet,
Kaval çaldım,koyun güttüm yaylalarında.
Tuza bandım ekmeğimi,
Kolunu yastık yaptım düzünde,bayırında.
Kesemde bereket,gönlümde servetim,
Dizimde kuvveti torbamda katık;
Damarlarımda dolaşan memleketim.


Gözlerin ne güzel deniz mavisi,
Ormanlar urban olmuş yeşil,yeşil;
Uzanır kolların nehirler boyu,
Sıcak kucağında saadetin.

Benim çiğdem kokulu memleketim,
Nice türküler yakıldı senin için;
Destanlar yakıldı,bayrak ,bayrak,
Davullar vuruldu,dize geldi zeybeklerin,
Kapında nöbet tuttu yıllar yılı,
Gençliğim,heyecanım,gayretim.
Gözümde nur,içimde sevgi,
Elimde saz,Dilimde türkü memleketim.

Türkiye,doğduğum,
Türkiye,doyduğum;
Türkiye,konduğum yurt!
Sevgim, inancım, özlemim!
Beşiğimi salladın,sendedir mezarım,
Sen,gönlümde yatan memleketim!
                    Adil TURAN


DÜNYA FELSEFE GÜNÜ

DÜNYA FELSEFE GÜNÜ (20 Kasım) Türkiye Felsefe Kurumu tarafından getirilen öneri sonucu UNESCO tarafından kabul edilen Dünya felsefe gü...